Muhterem Okurlarım.
Kadınlarımız, Yazı, Dizisi’nin. 272. Bölümünü, kaldığımız, yerden: Başlayıp, anlatmaya, devam ediyorum. 1. Dünya Harbi ve Kurtuluş Savaşında; Yoksul, Orta Anadolu’nun, yükü çok ağırdır. Ankara, Konya, Sivas, Yozgat, Kastamonu, Çorum, Kayseri Gibi İller: Cephe’nin, gerekli, ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadır. Yahşihan İstasyonu’nun, bir, kenarında elekten geçmiş ekmeklik un; Kuru Fasulye, patates, nohut, gibi yiyeceklerle dolu binlerce çuval yığılıdır. Pastırma, sucuk, kavurma etlerde öbür tarafa istiflenmiştir. Bu, bütün, yiyecekler çocuklarını evde bırakmış veya komşusuna emanet etmiş yüzlerce: Köylü kadını, tarafından, yüklenecek Kayseri Kırşehir yoluyla Yahşihan’a götürülerek Ankara’ya sevk edilecektir. Stok ambarları ve silah onarım Evleri’nin, kurulduğu, Kayseri’ye; Doğu cephesinden, gelen silahlarda, İnönü Eskişehir savaşlarında kullanılan: Binlerce ton, ağırlığında, silah ve cephane ’de aynı yolla taşınır. Mustafa Kemal’in, Kayseri’deki, cephane her türlü araç ve her çeşit çareye; Tevessül, edilerek, Ulukışla’ya, gönderilecektir. Mustafa Kemal’in, emri, üzerine sevkiyat için Kayserililer binek arabalarını vermişlerdir. Ulukışla’ya, doğru, yola çıkan kafilenin başında silahlı kadın Müfrezeler vardır. Kafile Niğde’ye, yakın, bir yerde geceyi geçirmek isteyen Müfreze; Eşkıya, baskınına, uğrar. Ayın, bulutları, arasından çıkmadığı o gece silahlı kadınlar: Eşkıya ’ya, karşılık, verir ve kaçırır. Kağnısının, başındaki, Fatma Nine kağnıların bitmeyen yolculuğunu şu cümleyle özetler: Kağnılar, cephane, dolu anladın mı görüyorsun gidiyor gidiyor menzile bırakıyoruz. Menzilden, tekrar, alıyor başkaları ta.. Gidiyor cepheye denize kadar. Yunanlılar, çekilir… Sakarya nehri kırmızı akar. Boşaltılan, bölgelerdeki, yaşanmış olan; Olayları, zulümleri, görmek için: Tetkiki Mezalim Kurulu, kurulur; Halide EDİP, Yakup KADRİ, Yusuf AKCURA, 1 (bir) Teğmen ve 1 (bir) fotoğrafçı görevlendirilir. Halide EDİP’İN, Dua tepe, saldırısı sırasında ilk kurtarılan Köy olan: Çekirdeksiz Köyünde, diri, diri yakılan Üzeyir’in karısının anlattığı satırlar; Yaşanan, vahşetin, sadece bir boyutudur. Dua Tepe’nin, kuzey, eteğindeki 25 evli bu küçük: Köyden, yalnız, 3 (üç) ev kalmıştı diğerleri yıkılmıştı. O, karanlık, günün kapattığı kül ve taş yığınları üzerinde; Bir, de, o karanlık günün kapattığı bir sürü insan oturmuştu. Erkekler, bir şey, söylemiyor kadınlar durmadan: Hareket, ediyorlar, çocuklar ağlaşıyorlardı. O, Gün, Miralay Kenan’la, Yakup Kadri, benimle birlikte gelmişlerdi. Onlar, da, taş yığınları üzerinde oturdular. Başı, kirli bir mendille, sarılı ihtiyar buruşuk yüzlü bir kadın; Dişsiz, ağzı açıkta, siyah gözleri ölüm azabı içinde birer pençe gibi uzanan elleriyle: Omuzumdan, yakalamış, bağırıyordu. Kocam, benim, Üzeyir’imi burada diri diri yaktılar. Sakarya, vadisinde, savaşan izlerini süren Onbaşı Halide Edip Sivrihisar yolu üzerindeki; Mülk Köyünde, taşların, üzerine oturmuş not almaktadır. Kadınlar, yıkıntılar, arasından bir şeyle çıkarıp çocuklarının karınlarını doyurmaya çalışmaktadır. Halide EDİP, Kerem Dede’nin, karısı Fatma Nineyle konuşur. Yaşlı Kadın, ona, şöyle der: Ah, evladım, ne oturup ’ta yazıyorsun? Boğazları, kesilmiş, bir halk için yazı yazmak neye yarar? İSTİKLÂL MADALYASI ALAN KADINLAR VE TARSUSLU FADİME: Sakarya Harbi’nin, Kazanıldığı, Gün Refet Paşa Meclis Kürsüsünde; Yurdun, kadınları ve çocuklarını, anar. Bu, kati zafer, milletin ulvi cenabına borçluyuz. Milli Müdafaa vekili, olarak, Ordu’nun şükranını milletin ayaklarına sererken: Göz, önünde, kağnı arabasıyla çalışan Köylülere ve Köylü kadınlara bu şükranı bura ’da; Bir, kere, daha eda etmek en mukaddes görevdir. Bunda, hiç, şüphe yoktur. Bu, ferdin, değil milletin zaferidir. Asıl, kağnı arabalarıyla, koşan yavrusunu kucağında taşıyan: Köylü, kadınların, zaferidir. Şükranı, bir defa, resmen alenen tekrar ediyorum. 18 Eylül 1921, Başkomutanın, Ankara’ya döndüğü gün; Ankara, göklerini, Sakarya savaşı için yakılmış olan bir türkü kaplar!
Ankara’nın taşına bak;
Gözlerimin yaşına bak,
Biz Yunanı esir ettik,
Şu feleğin işine bak…
Ankara tren, istasyonundan, Taşhan’a ve oradan da, Hacı Bayram Camisi üzerine uzanan: Yol, üzerinde, mahşeri bir kalabalık oluşmuş. Tören Kıtası, İstasyon ’da, yerini almıştır. Sabırlı, cesur ve dayanıklı, olanın ödülü bazen türkülerdir. Bazen ’de, yüreklerin, üstüne asılan madalyalar. 21 Eylül 1921 tarihli, Hâkimiyeti Milliye, Gazetesinde çıkan haber; İstiklâl Madalyası, alan, kadınlarla ilgilidir. Ordu’da, birçok, kadınlarımız var ki! Babaları ve kardeşleriyle, beraber, harbin bütün mezalimini çekerek cephelerde ilerliyorlar. Ordu, bile, çok kötü tehlikelere atılan bu kahramanların hizmetlerini takdir ederek kendilerini: Harp Madalyası, şerefiyle, taltif, etmiştir. Bu, suretle, Türk kadını bu istiklâl ve istihlâs harbinde büyük bir hisse almıştır. Tarihe, adını, pek şerefli bir surette geçirmiştir. Garp Cephesi Kumandanlığı, Eskişehir, Harbi’nin bidayetinden beri; Ordu’da, kendi, vasıtalarıyla çalışan Orduyla muzafferen avdet eden: 12 Kadına, Harp Madalyası, verdiği gibi erzak kolu kumandanlığı vazifesini ifa eden; Fatma, Onbaşı’nın, rütbesini Çavuşluğa terfi ettirmiştir. Bu, kahramanların, esemesini büyük bir şeref hissederek Bereh-î âti neşretmekteyiz demişlerdir. Ali Kızı Âlime, Hacı Osman Kızı Fatma, Besim Kızı Şükrü’ye, Musa Kızı Ayşe, Mehmet Ali Rıza Kızı Hafize. Kara Bektaş Kızı Fatma, Mehmet Kızı Ümmühan, Hacı Mustafa Kızı Fatma, Veli Onbaşı Kızı Ayşe, Molla İbrahim Kızı Ayşe, Ali Kızı Ayşe, Molla Hasan Kızı Fatma. Devam Edecek.
Mehmet ŞİMŞEK. Art. Yazar.