Hani kimimizin bir Ensar şefkati ile bağrına bastığı, kimimizin şaşar beşerin en kötü örneklerini görüp küfürler yağdırdığı, kimileri zehirli gazlar ile boğuldu, bombalar altında kaldı kadınlı, erkekli, bebekli cesetleri. Kimileri sefalar sürdü doldurdu sahillerimizi, kimileri hiç yabancılık çekmedi sanki kendi ülkeleriymiş gibi, her devirde olduğu gibi maddi durumu iyi olanlar fahiş fiyatlara ev mülk aldı iş kurdu köşeyi döndü AVM leri doldurdu. Kimileri evinden barkından yaşadığı vatanından sürüldü, el ayak kopuk sakat kaldı, yardımlar ile çadır kentlerimizde yaşamak zorunda kaldı. Kimileri ülkemizde horlandı, hırlandı kimilerinin canı alındı. Kimileri eşinin evladının yanında tecavüze uğradı, kimileri nankörlük edip asayişi bozdu. Kimileri en kötü günümüzde yardımımıza koştu. Demem o ki, her milletin var, ama az ama çok karakterlisi, karaktersizi. İnsanlar âleminde gözlemlediğim her beşerin olduğu gibi her milletinde kendine has bir karakteri olduğu…
2015 yılında hac vazifemiz için gittiğimiz Kâbe de; bir gün bayanlar bölümünde namaz saatini beklerken, yanımda oturan bir bayan, kırık Türkçesi ile nereli olduğumu sordu, Türküm derken kalbimin pır pır edişini hala hatırlıyorum. Bayan eşinin profesör olduğunu, ıraklı olduklarını ve körfez savaşı sonrası Almanya’ya göç ettiklerini söyledi. Sohbet ederken, Türk olduğumu öğrenince ayrı bir ilgi ve alaka göstermişti. Türkiye’nin çok güzel ve insanlarının misafirperver olduğunu, kendi ülkesi içinde üzüldüğünü söylemişti. Bende kendisine her şeye rağmen birlik olup sahip çıksaydınız ülkenize, bizim ülkemizin insanları hangi coğrafyadan olursa olsun, vatanını seven, zengin fakir, tahsilli tahsilsiz, sağcısı solcusu, kadın erkek çoluk çocuk herkesin tarihimizde olduğu gibi, sıkıntılı dar zamanlarımızda birbirine kenetlendiğini, “Vatan sevgisi imandandır”(Hz. Muhammed) söz konusu vatansa gerisi teferruattır diyerek birleşip canlarını bile verebileceklerini söylemiştim.
Ama içimden her sepetten çürük elmalarında çıkabileceğini düşündüğüm halde dile getiresim, bir Türk vatandaşı onuru ile karşımda ülkesi parçalanmış bir insana belli edesim gelmemişti. Sanki iç sesim o anki dillendiremediğim duygularıma, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası dostun düşmanın belli olmadığı, at iziyle it izinin birbirine karıştığı zamanlarda, anlamlandıramadığım korkularıma hain sinsi fetocular örnek olmuştu.
Hamd olsun hala aramızda gizlenseler de, farklı çatlak sesler çıksa da, dağılıp bölünmeden Türk Milletinin inancını, azmini, gücünü, birlik beraberlik içinde zor günlerini aştığını, dosta düşmana karşı ve dahi dünya ya göstermiş olduk. Allah mahşere değin daim eylesin.
Demiştim ya her ülkenin kendine has bir karakteri vardır diye, yıllardır en modern silahlara karşı, ebabil taşları ile mücadele eden ve takdir ettiğim, bugünkü bir avuç Filistin halkı sözde İsrail ile savaşan, lakin dünyanın emperyalist ülkelerine karşı, canları, kanları, hatta evlatlarını şehit verme pahasına inandıkları değerler için asla yurtlarını terk etmemeleri. Rabbim yar, ve Müslüman kardeşleri yardımcıları olsun.
Suriyeliler, sınır kapıları açıldı ya gidiyorlar ülkemizden, kimileri nankörlük ve neşe içinde, acı olan sosyal medya görüntülerinde izlediğimiz sevinç gösterisi yapanların, ülkesi için savaşması gereken gençlerin olması. Dedim ya insanların karakterlisi karaktersizi oluyor diye hepside öyle değildi elbette. Kimi asil yürekler askerlerimiz ile birlikte koştu cepheye, elbette ki koşacaktı her vatan evladının seve seve koşacağı gibi.
Mülteciler, yükü sırtında bebesi kucağında, kâh soğuk kâh sıcak, kâh aç kâh yarı çıplak düşmüşler yola, çıkmışlar bilinmez bir ufka yüreklerinde buruk bir umutla, Rabbim gittikleri meçhullerde seni unutturma, senden uzaklaştırma.
Rabbim düşürmesin mülteci durumuna hiç kimseyi, hamd olsun bugün yaşıyoruz huzur ve güvenlik içinde, cennet misali ülkemizde. Lakin çevremiz batının tutuşturduğu, her an ülkemize sıçratmaya
çalıştığı ateş çemberinde, tahriklere kapılıp bir olup sahip çıkmaz isek birbirimize bizimde ne olacağımız belli değil. Düşman her an pusuda, cirit atıyor Ortadoğu’da gözünü hırs bürümüş para babaları, silah tüccarları, yüreği karamış insan kasapları. Petrol ile kan kokuları birbirine karıştı, gözlerini diktikleri alt edemedikleri ümmetin, mazlumun umudu İslam’ın son kalesi bir tek Türkiye kaldı.
Manevi ve milli değerlerimize saygısızlık yapmadığı sürece, hangi görüşten olursa olsun, yüreği hak ile çarpan, vatanı için kafa yoran istişarelerde bulunan birbirinin görüşüne saygı duyan ve son olarak kapalı kapılar ardında dünya siyasetinin görünen ve görünmeyen şartları ile devlet büyüklerimizin açıkladığı veya güvenlik gereği açıklayamadığı karalar ile, ülkesi milleti için en iyisini yapmaya çalışan devletimizin, ordumuzun, dosta düşmana karşı yanında duran her vatandaşımızın başımız gönlümüz üstünde yeri vardır. Ey yerlerin göklerin görünmez orduların Sahibi her işi ilmi dahilinde olduğu, karar vericilerin en hayırlısı, Rabbim, Milletimizi kutlu davana nefer, ordumuzu muzaffer, devletimizi kaim, ülkemiz adına alınan her kararı İslam âlemine ve insanlığa hayır eyle…
Fatma ERİNÇ